
Sonunda Karıma Açıldım! (3)
Sonunda Karıma Açıldım! (3) (Berat 30 Y., Erzincan) Karımın o garson oğlanla evimizin mutfağında sikişmesinden sonra seks hayatımız level atlamıştı. Türlü türlü seks oyuncakları bile almıştık internetten. Gizli kamerayla kaydettiğim videoyu neredeyse her gece yatak odamızdaki televizyonda açıp karımla izliyorduk. Videoda karımın her santimini, her inlemesini ezberlemiştim. Oğlanın kapkara sikinin karımın amına giriş çıkışı olsun, boşalırken kasılmaları olsun, ikimizi de delirtiyor sabahlara kadar sevişiyorduk. Yine aynı duyguları yaşamak için can atar olmuştuk, ama aynı kişiyle olması başımızı ağrıtabilirdi. Bu durumdaydık işte… Aradan bir aya yakın zaman geçmişti, yine iş yerindeydim. Telefonumu tanımadığım bir numara çaldırıyordu. Açtığımda, arayan kişi İstanbul’dan birkaç kere mal getirttiğim (Kemal Emmi lakaplı) TIR’cı Kemal abi idi. İran’a mal taşıdıktan sonra dönüşte tam bizim memlekette TIR’ı arıza yapmış. Bildiğim usta olup olmadığını soruyordu. Kendisini çok severdim, hem babacan biriydi, hem de o zamanlar ben parasal olarak çok zor durumdayken yardımı dokunmuştu. Kalktım yanına gittim. Sanayide kalakalmış perişan halde. Önce etraftan tanıdık bir usta ayarladık. Usta baktı, “İki üç günlük işi var!” dedi. Akşam olmuştu bu sırada, evime davet ettim rica minnet. Başta çekindi falan, ama sonunda razı ettim. Kemal abi 50’li yaşlarda, bekar, ömrü yollarda geçen biriydi. Kalıplı, 1.80’den daha uzun boyuyla iri yarı, insan azmanı dedikleri cinsten bir adamdı. Tokalaşırken elim onun elinin yanında küçücük kalmıştı, kalın uzun parmakları ile sıkıca sarmıştı elimi. Esmer ve her tarafı kıllı vücuduyla tam TIR’cı tipindeydi. Onu tanımayan biri bile onun TIR’cı olduğunu ilk görüşte anlardı. Karım Kemal abi ile hiç karşılaşmamıştı. Sanayiden çıkmadan karıma telefon edip, hem eve geleceğimizi haber vermiş, hem de Kemal abiden biraz söz etmiştim. Bu yüzden karım bize kapıyı açarken şaşkın bir ifadesi yoktu. Ama ben karımı görünce daha ilk anda şaşırmıştım. Bunun için birkaç nedenim vardı. Beni ilk şaşırtan neden, karımın Kemal abiyi tepeden tırnağa inceleyişiydi. Bakışlarındaki araştırıcılık, kocasının bir arkadaşıyla ilk kez karşılaşan bir kadında olması gerekenden çok daha yoğundu. Şaşırmama neden olan ikinci şey ise karımın kıyafetiydi. Eşarbınının yerine pembe renkte cerrahi bone tarzında birşey bağlamıştı başına. Bembeyaz boynu ve kulak memeleri meydandaydı, ışıltılı bir küpe de dikkati oraya çekmeye yetiyordu. Kumral saçının da çoğu meydandaydı. Zaten bonesi o kadar bol duruyordu ki, her hareketinde başından kayıyor, düzeltme ihtiyacı hissediyordu. Sonuçta başını kapatmıştı sevgili karım, eve yabancı erkek gelecek ya, (Bizim gelin bizden kaçar, başını örter, götünü açar!) deyimindeki gibi… Abartı sayılacak derecede makyaj da yapmıştı. Etli dolgun dudaklarındaki kıpkırmızı ruju ve uzun kirpiklerindeki rimeli de ben burdayım diyordu. İncecik ipek kumaştan bir beyaz bluz vardı üzerinde. Bluz o kadar inceydi ki, içine giydiği sütyenin dantelleri belli oluyordu. Altındaysa benim fantazi olsun diye aldığım, eğilip doğruldukca içini gösteren külotlu çoraptan hallice ucuz siyah tayt vardı. Ateşli sevişmelerimizden önce beni azdırmak için giyerdi bu taytı sevgili karım. Dar tayt külotsuz amını yumruk gibi meydana çıkarmıştı. Doğrusunu söylemek gerekirse, üzerindekiler böyle eve misafir geldiğinde giyilecek şeyler değildi. Benimle beraber Kemal abi de gördükleri karşısında şaşırmıştı tabii. Ama bunu fazla belli etmemeye çalışarak kısa bir hoş beşten sonra karımın yanından geçip salona girdi. Karım Kemal abinin arkasından bakıp kulağıma, “Tam amıma layık!” dedi. Ben şaşkınlıktan yutkunamadım bile. Böylece, beni şaşırtan üçüncü şeyi de yapmış oluyordu. İlk iki nokta bu sözlerle aydınlanıyor, karımın gerçek niyetinin belli olmasını sağlıyordu. Karımın niyetini anladıktan sonra sikim bir anda kalkmış, taşaklarımı sanki ateş basmıştı. Salona doğru yürürken de bu ateşin taşaklarımdan yüzüme doğru yükselmeye başladığını hissettim. Karım iki adım önümdeydi, gözlerimi taytın incecik kumaşı altında kıpır kıpır oynayan götünden koparmakta güçlük çekiyordum. Taytın altına külot giymemiş olduğunu anlamamak için kör olmak gerekliydi. Kemal abi salonda pencerenin yanındaki koltuklardan birine oturmuştu. Ben onun yanına giderken karım da mutfağa geçti ve üstümdeki elektrik yükü biraz olsun hafifledi. Ama anlaşıldığı kadarıyla, ne Kemal abi için, ne de benim için kurtuluş yoktu. Yalnızca saniyeler sonra karımın geri döndüğünü ve bize doğru geldiğini gördük. Beyaz, kaygan ipek kumaşın altından iri göğüsleri tüm ihtişamı ile attığı her adımda titreyip sallanıyordu. Götünün yanakları da sanki her zamankinden biraz daha çok çalkalanır gibiydi. Tayt, o güzelim bacaklarını sarmakta zorlanıyor, güneş görmemiş bembeyaz baldırları ince kumaştan belli oluyor, her adımda götünün yanakları sağa sola savruluyordu. Çırılçıplak olsa bu kadar sexy olamazdı! Tam karşımıza gelip, yemekten önce birer yorgunluk kahvesi isteyip istemediğimizi sordu. Doğrusu benim bir kahve içip kendimi toplamaya gerçekten ihtiyacım vardı. Anlaşılan Kemal abi de pek farklı durumda değildi. Karımı o halde görünce ikimiz de dağılmıştık. Ama dağılma nedenlerimiz biraz farklı görünüyordu. Ben, bir kere tadını aldığım, üstelik etkisini bir aydan beri yaşamakta olduğum bir şeyin yenilenmesi ihtimalinin beklenmedik bir şekilde karşıma çıkmasıyla dağılmıştım. Kemal abi ise yollarda aylar süren kadınsızlıktan sonra birden karşısına karım gibi birinin çıkmasıyla çarpılmış durumdaydı. Üstelik durumunu bana çaktırmamak gibi bir telaşın da içine düşmüştü. Yanakları hafifçe kızarmıştı. Karım mutfağa giderken işi ağırdan alıyor, elinden geldiğince götünü kıvırmayı ihmal etmiyordu. Kemal abi hipnoz olmuş gibiydi, karım gözden kaybolana kadar (bana çaktırmadağını düşünerek) karımın o güzelim götünü izlemişti. Biraz sonra karım döndü yanımıza. Elindeki tepsinin üzerine fincanları, şekeri ve kahve cezvesini sıralayp gelmişti. Tepsiyi oturduğu koltuğun yanındaki sehpanın üstüne koydu. Bunu yaparken arkası Kemal abiyle bana dönüktü ve öyle bir eğilmişti ki, neredeyse tayt yok oluyor, çıplak götü görünüyordu. Umarım bu ince bez parçası gecenin sonuna kadar dayanırdı. Gerçekten çok tahrik edici bir manzara vardı gözlerimizin önünde. Kemal abinin yine sesi soluğu kesilmişti tabii. Ben ise karımın şimdiye kadar yaptıklarının yalnızca bir başlangıç olduğunu biliyordum. Her zaman içinde var olan kendini teşhir etme isteği şimdi Kemal abiyi baştan çıkarma arzusuyla birleşmişti. Bunun sonucunun müthiş olacağından emindim. Karım koltuğuna oturup fincanlara kahve koymak üzere yanındaki sehpaya eğildiğinde ne kadar haklı olduğumu anladım. Bacakları mecburen biraz aralanmıştı ve dikkatli bakınca neredeyse ince bir çizgiyi andıran amının her ayrıntısı belli oluyordu. Özellikle de karımın tam karşısında oturmakta olan Kemal abinin gözleri önündeki manzara müthiş olmalıydı. Karımın külot giymediğini o da artık iyice anlamıştı herhalde. Bakışlarının o noktada sabitleştiğini görüyordum. Sonra ikinci darbesi geldi karımın. Doldurduğu fincanı, yerinden kalkmadan ona uzattı. Bunu yaparken, bacakları zorunlu bir hareketle daha da ayrılmıştı. Kemal abinin gözleri kendisine uzatılan fincana değil daha aşağıya dikili olduğu için az kalsın kahvesini dökecekti. Yüzündeki ifadeden bu sefer karımın amını en ince ayrıntısına kadar görmüş olduğunu anlıyordum. Karım ikinci fincanı bana uzatırken de pozisyonunu bozmadı. Ama biraz daha fazla uzanması gerekmişti şimdi. Bu da doğal olarak bacaklarının daha da aralanmasına ve taytın ince kumaşının daha da gerilmesine neden olmuştu. Kemal abi sanki nefes bile almıyordu artık. Bir anda oluşan elektrik yüklü havanın biraz dağılması için, karımın kendi fincanını da eline alıp yeniden arkasına yaslanması gerekti. Bacak bacak üstüne atmıştı şimdi. Gerçi gözlerimizin önündeki manzara halen müthiş güzel, müthiş tahrik ediciydi, ama hiç değilse az önceki kadar öldürücü değildi. Yine de tekrar konuşmaya başlayabilmemiz için biraz zaman geçmesi gerekti. Kahvelerden sonra biraz daha sohbet edip yemeklerimizi yedik. Kemal abinin rakı sevdiğini bildiğimden masaya bir şişe rakı da koymuştum. Yemek ve içtiği birkaç duble rakı Kemal abi için bir çeşit dinlenip kendini toplama fırsatı oldu. Yemekten sonra da rakı eşliğinde edilen sohbetle iyice birbirimize ısınmıştık. Artık varlığımın onu eskisi kadar rahatsız etmediğini, bana rağmen karıma takıldığını ve doya doya seyrettiğini görebiliyordum. Bunu karım da fark etmiş ve gösterisini biraz daha cüretli hale getirmişti. Bacakları sürekli hareket halindeydi. Resmen adamı hipnoz etmişti sevgili karım. Kemal abinin gözü karımın sürekli açılıp kapanan bacaklarının arasına kilitlenmisti. Karım oturduğu yerden ileri doğru kaydıkça ince tayt tamamen varlığını yitiriyor, sanki çırılçıplak oturuyor gibi oluyordu. Kemal abi de artık önündeki büyük kabarıklığı artık saklayamaz olmuştu. Ben de bu işi nasıl ilerleteceğimizi düşünmeye başlamıştım. Karım Kemal abiye vermeye kararlı görünüyordu. Nihayetinde karım mutfağa gidip bana mesaj attı ve sabrının kalmadığını yazdı. Bunu ben de çok istiyordum doğrusu. Garson macerasının tadı halen damağımdaydı. Ama bu işi nasıl tezgahlayacağımı henüz bilmiyordum. Onları nasıl yalnız bırakabilirim diye düşünüyordum. Sonunda aklıma bir fikir geldi. Karım bir ara yine mutfağa gittiğinde ben de arkasından gidip telefonla beni aramasını söyledim. Salona döndüğümde telefonum çalıyordu. Ben de telonumu açıp, “Efendim Kaan?” diyerek salondan çıkıp konuşmaya başladım. Biraz sonra salona döndüğümde bahanem hazırdı, “Kemal abi, kardeşimin halı saha maçı vardı, sakatlanmış, hastanedeymiş, ona bir bakıp geleyim!” dedim. Kemal abi de telaşla önemli birşeyi olup olmadığını sordu. “Yok yok önemli birşey değilmiş!” deyip geçiştirdim. Kemal abi, “İyi o zaman ben de kalkayım!” dedi. Karım hemen söze girdi, “Nereye Kemal abi, daha tatlımı bile yemedin!” dedi. Ben de, “Otur sen Kemal abi, rakını iç, ben bir saate gider gelirim. Bir yere de gitmek yok, öyle TIR köşelerinde yatırtmam seni!” deyip karımı destekledim. Kemal abi, “İyi peki madem!” diyerek oturdu geri yerine. Karım beni geçirirken yüzünde o çok iyi bildiğim seks kokan ifadesi vardı, her zerresi çiftleşmeye hazır bir dişi vardı karşımda. Koridorda bana, “Herif ayı gibi ha!” diyerek gülümsedi. Ben de, “Sen de az değilsin ha! Amını yaydın kaldın adamın önünde. Böyle giderse sana sabaha kadar kaymak ister bu herif!” dedim. Karım da, “O ayı karını sikecek, sen de izleyeceksin aşkım. Sen kameraları yatak odamıza yerleştir istersen!” dedi ve sözde beni uğurlayıp geri salonun yolunu tuttu. Ben de evden çıkmışım gibi, dış kapıyı açıp sertçe kapadım ve sessizce yatak odamıza gidip gizli kameraları yerleştirdim. Sonra karımın benim için aralık bıraktığı salon kapısından gizlice onları izlemeye başladım. Karım Kemal abiye bir rakı daha doldurup verdi ve yine eski yerine oturdu ve koltuğun ucuna doğru kaykıldı. Bu sayede incecik taytı öyle gerildi ki, tayt şimdi tam anlamıyla siyah külotlu çorap halini almıştı. Bacaklarını olabildiğince açıp kapatıyor, resmen Kemal abiye gel gel yapıyordu. Kemal abi rakısını içerken, karım konuyu TIR şöförlüğünün zorluğundan açtı ve sonunda, “Kadınsız zor olmuyor mu Kemal abi?” dedi. Kemal abi de fondip yaptığı bardağını yeniden doldurup, “Valla zor gurban, yok ki senin gibi güzel, cilveli, anlayışlı biri!” dedi. Karım utanır gibi yapıp, “Yaaa Kemal abiiii, utandırma beni, nerem güzel ki benim?” diyerek kıkırdadı. Bundan iyice cesaret alan Kemal abi de karıma birbiri ardınca iltifatlar yağdırmaya başladı. Gülüşmeler, kıkırdaşmalar, bel altı fıkralar derken karım vurucu darbeyi yapmak için ayağa kalktı ve “Ben tatlımı unuttum Kemal abi, hemen getireyim!” deyip mutfağa geldi. Karım mutfakta tatlıları tabaklara koyarken usulca yanına sokuldum, arkadan sarılıp pantolonumda çadırı kurmuş sert sikimi götüne yasladım. Karım, “Mmmhhh!” diye inledi. Ben de, “Anlaşılan bu gece çok sıcak olacak, benim dişi ceylanım iyice kızışmış. Dur sana yardımcı olayım karıcığım!” dedim ve ince buluzunu yukarı sıyırıp sütyenini çözüp çıkardım. Karım, “Aptal şey!” diye cilvelenip bana dönüp bluzunu düzeltti. şimdi bluzundan portakal büyüklüğündeki memelerinin kabarmış uçları artık birer düğme gibi göze batıyordu. Eline tatlı tabaklarını alıp götünü kıvırarak sikicisinin yanına giderken, ben de elimdeki sütyeniyle izlemekle yetiniyordum. Karımın salona girmesiyle ben de hemen salon kapısında yerimi aldım. Bu sefer Kemal abinin yanına oturdu karım. Büyük bir iştahla yiyordu tatlıyı Kemal abi. Karım iyice sokuldu adama, dizleri birbirbirine değiyordu resmen artık. Kemal abi kocaman elini karımın bacağına koydu ve hafifçe okşamaya başladı. Karımdan itiraz gelmeyince işi iyice ileriye götürmeye başladı. Karımsa Kemal abinin anlattıklarına kahkahalar atıyor, adamı daha da delirtmek için tatlısını sexy bir şekilde yemeyi ve dudağını yalamayı ihmal etmiyordu. Karım, “Aaaa Kemal abi, tatlını bitirmişsin, çok mu sevdin?” dedi. O da, “Sevdim ya, sevmem mi, tadı damağımda kaldı gurban olduğum!” dedi. Bunun üzerine karım cilveli cilveli kendi tabağından büyük bir dilimi çatalına yükleyip Kemal abinin ağzına uzattı. Kemal abi iştahla kocaman açtı ağzını ve bir lokmada yuttu tatlıyı. Kahkahayla gülüştüler. Artık ikisi de işin nereye gittiğini biliyordu ve sadece birbirlerini daha da azdırmak için sessiz bir yarış içindeydiler. Öyle ki Kemal abinin bir eli karımın taytının üzerinden amını okşar olmuştu. Diğer eli karımın omzundan dolaşmış diğer taraftaki memesini yoğurmakla meşguldü. Bunu yaparken de yanak yanağa olmuşlardı. Ama ikisi de ter içinde kalmıştı. Karım birden yerinden fırladı ve “Biraz daha tatlı olacaktı, getireyim!” deyip mutfağın yolunu tuttu. Kemal abi karımı kollarının arasından kaçırdığı için pek memnun olmamıştı, ama karım da aynı durumdan muzdarip olsa gerek şimşek gibi yanımdan geçerek mutfağa girdi. Tabağı doldurup, bu sefer benim kendisini telefonla aramamı söyledi. Sebebini anlayamadım, ama birşey demeye fırsat bulamadan karım yeniden salona girmişti bile. Ben de aradım karımı. Telefonu açtı, “Alo kocacığım, nasıl oldu Kaan? Hmmm… Tühhh… Yaaa demek öyle… Neyse onla geçmiş olsun… Biz de ne yapalım, Kemal abiyle oturduk, tatlı yiyoruz… Demek sabaha kadar refakatçi kalacaksın… Tamam tamam, geçmiş olsun… Yok yok gitmesine izin verir miyim hiç, sen merak etme kocacığım!” dedi ve telefonu kapadı. Sonra da Kemal abiye, “Görüyor musun Kemal abi, kaynımın ayağında kırık varmış, ameliyat falan diyormuş doktor, kocam da mecburen sabaha kadar refakatçi kalacakmış!” dedi. Kemal abi de bu haberle mutlu olmuş, ağzı kulaklarında, “Tüh yaa!” dedi ve yalandan yarım ağız, “Ben kalkayım o zaman!” deyip ayaklanmaya çalıştı. Ama karım hemen engel oldu, “Yook, kocam sıkı sıkı tembihledi, bir yere bırakma Kemal abiyi, yabancı değil o, keyfine baksın dedi!” diyerek konuyu kestirip attı. Anlaşılan karım bu insan azmanına sadece bir saat değil sabaha kadar kendini siktirmek istiyordu ve bunun için benim orjinal planımda küçük bir ayarlama yapmıştı. Kemal abi benim bu gece gelmeyeceğimi öğrendikten sonra tamamen rahatlamış, karımın yine her yerini okşuyordu. Pantolonunun önündeki kabarıklık ise acayip duruyordu. Kemal abi ani bir hareketle karımın dudaklarına yumuldu. şapurtular eşliğinde öpüştüler. Karım kendini geri çekip hafifçe itekledi Kemal abiyi ve cilveli cilveli, “Yapma Kemal abi, ben evli bir kadınım!” dedi. Sanki az önce amını memelerini elleten ve iştahla adamla öpüşen o değilmiş gibi kendini naza çekiyor, adamı iyice delirtmek, kudurtmak istiyordu. Kemal abi kendinden uzaklaşmaya çabalayan karımı kürek gibi elleriyle sıkıca tutup kendine doğru çekti. “Biraz sevecem, okşayıp öpecem sadece. Zorlamam gurban olduğum!” diyor, diller döküyor, karımın boynuna ve dudaklarına öpücükler konduruyordu. Karım da işveli işveli, “Sadece öpecen, okşayacan, kokumu çekecen, değil mi Kemal abi? Fazla ileri gitmek yok ama!” dedi. Kemal abi ağzı kulaklarında, zevkten dört köşe olmuş vaziyette, “He gurban olduğum, he. Aynen dediğin gibi. Hele biraz izin ver de öpem, koklayam seni!” diyerek karımı çekip kucağına oturttu. Karımın da artık dizginleri kopmuşa benziyordu, kendini adamın kollarına bıraktı. Kemal abinin bir eli memelerine geldi, üstten okşamaya başladı. Koca avucunun içinde sütyensiz memesi kayboluyordu. Doğrulup dudaklarına yaklaştı. Aç kalmış ayılar gibi karımın dudaklarını emip koca dilini ağzında dolaştırıyordu. Karımın ağzı ağzında kayboluyordu resmen. Kemal abi, “Gurban hele çıkar şunu, rahat edek. Kokunu duyam. Tadını alam!” deyip fırsat vermeden bir çırpıda karımın ince bluzundan kurtuldu. Karımın portakal irisi büyüklüğündeki memelerinin pembe uçları birer düğme gibi kabarmıştı ve şimdi Kemal ayısının gözleri önündeydi. Aç kurt gibi bir süre izledi uçlarını, hafif hafif sıktı, ardından da koca ağzıyla sırayla emmeye, ısırmaya başladı. Karım da artık iniltiler çıkarmaya başlamıştı. Kemal abi arada kafasını kaldırıyor, “Ohhh! Gurban olduğum, tadın mis gibi!” diyerek memnuniyetini belli edip tekrar yumuluyordu karımın memelerine. Karımsa onun kırlaşmış saçlarını çekiştiriyor, aldığı zevkten dudaklarını ısırıyordu. Artık pantolonun rahatsızlık verdiği her halinden belli olan Kemal abi birden ayağa kalkıp önce üzerindeki gömleği, sonra da pantolonunu çıkardı. O anda zevkten gözleri kısılmış karımın birden gözleri açıldı ve Kemal abinin önüne odaklandı. Sikinin kafası külodunun bel lastiğinden dışarı çıkmıştı. Adam külodunu da çıkardığında ben de şok olmuştum, at yarrağı gibi kalın tabirinin karşılığı gibi birşeydi karımın gözlerinin önündeki şey. Benim sikim kürdan çöpü gibi kalırdı onunkinin yanında. Adamın bilek kalınlığındaki siki karımı da tedirgin etmişe benziyordu. Karım bir süre hayran hayran izledi. Sikinin etrafı ormanı andırıyordu, epeydir traş etmediği belliydi. Karım elini atıp sıkıca kavradı koca siki. Hoşuna gitmişti anlaşılan koca sik, gülerek, “Kemal abi, damızlık aygır yarrağı gibi, şuna baksana!” dedi, parmaklarının kavuşmadığını göstermeye çalışıyordu. Kemal abi ise gururla tabessüm etti ve “Hepsi senin gurban, istediğin gibi ye, yut!” diyerek karıma iyice sokuldu. Artık koca sik karımın dudaklarının hemen önündeydi. Karım önce birkaç dil darbesiyle öpücükler kondurdu sikinin morarmış başına, ardından da iştahla yalamaya başladı. Yalarken şapurtular çıkarıyor, hırsla devasa sikin başını tamamıyla ağzına almaya çabalıyordu. Hamarat karım zorlanarak da olsa sonunda başarmış, o narin dudakları sikin başına kapanmıştı. Bu sırada Kemal abinin de beli hareketlenmiş, ileri geri yapıyor, iki eliyle bonesinin üzerinden kafasına bastırıyor, resmen karımın ağzını sikiyordu. “Oooohh gurban, sıcacık ağzın var, oohhh!” diye diye yükleniyordu. Karım ise bir eliyle taşaklarını avuçlayıp okşuyor, diğer elini ise Kemal abinin götüne atmış, onun ritmine uyuyor, resmen ağzını siktiriyordu. İnanılmaz bir manzaraydı, sevgili karım salonumuzda insan azmanı bir adama sakso çekiyordu. Bu manzaranın benim üzerimde yarattığı etki tek kelimeyle isimlendirilebilirdi: Şehvet! Evet, ar, namus, gurur, erkeklik şerefi, öfke, intikam değil, sadece şehvet kaplamıştı tüm benliğimi. Kameraları yatak odamıza yerleştirmiştim ve salona yerleştirme imkanım olmamıştı. Adeta porno izler gibi izliyordum içerideki sahneyi. Hem de her bir anını kaçırmaktan korkarak, pür dikkat, her ayrıntıya dikkat ederek izliyordum. Öyle tahrik olmuştum ki o dakikalarda, iyice sertleşen sikim rahatsızlık vermeye başlamıştı. Rahatlatmak için fermuarımı açıp sikimi pantolondan dışarıya çıkardım. İçeri yeniden baktığımda karım koç taşakları gibi büyük olan taşakları sırayla ağzına alıyordu. O esnada da devasa sik boylu boyunca karımın yüzünde uzanıyor, harika bir görüntü oluşturuyordu. Bir süre sonra karım ayağa kalktı ve bu sefer de şehvetle Kemal abinin dudaklarına yapıştı. Nefesleri kesilene kadar derin derin öpüştüler. Kemal abi artık iyice sabırsızlanıyor, bir an evvel karımı altına alıp sikmek istiyor ve her hareketinde bunu belli ediyordu. Karımı koltuğa doğru itti. Ama karım yeniden kalkıp, aralarında kavisli biçimde duran haşmetli siki sıkıca kavrayıp çekerek, “Yatak odamıza gidelim!” deyip salonun kapısına doğru yöneldi. Kemal abi tasmasından tutulmuş evcil bir hayvan gibi karımı takip ediyordu. Ben hemen öbür odaya geçtim ve laptoptan kameraları aktif hale getirdim. Yatak odamız salon kapısının diğer tarafındaydı. Biraz sonra yatak odamızın ışığı yanınca ben koridora çıktım. Az sonra da karımın, “Aayyhhh!” diye sesini duydum ve hemen ardından caaart diye bir yırtılma sesi geldi. Kameralar kaydediyordu nasıl olsa, ayak uçlarımda yürüyerek soluğu yatak odamızın kapısının yanında aldım. Sonuna kadar açık duran kapıdan çekinerek içeriye baktığımda, gördüklerim karşısında sersemler gibi oldum. Karım yatağın kenarında, ayakları yerde olacak şekilde yatağa uzanmış, üzerindeki taytı yırtılıp iki parçaya ayrılmış ve diz kapağının altına kaymış vaziyetteydi. Demek ki duyduğum ses taytın yırtılma sesiydi. Kemal abi ise karımın bacaklarını aralamış, önünde diz çökmüş, amına yumulmuş yalıyor vaziyetteyedi… Karımın amını yalarken elleriyle de portakal büyüklüğündeki memelerini avuçlamış, o bıngıl bıngıl memeleri sürekli sıkıştırıp bırakıyor, parmaklarıyla kabarmış meme uçlarını eziyordu. Karımın kaymak gibi amını köpek yavrusu gibi durmaksızın yalayıp duruyor, şapurtular çıkarıyordu. Karımın ise kırmızı rujlu etli dudakları zevkten aralanmış, rimelli uzun kirpikli gözleri şehvetle kapanmıştı. Daha fazla yalaması için iki eliyle Kemal abinin saçlarını kavramış, amına bastırıyor, “Çok güzell! Harikaa! Ohhhh! Mmhhhh!” diye inleyerek memnuniyetini belli ediyordu. Karım inledikçe Kemal abi daha bir iştahla yalıyor, dili klitorisinde çalışıyor, arada aşağılara kadar iniyor, sonra amının dudaklarını içlerini yalayarak tekrar yukarıya çıkıyordu. Sonunda Kemal abi doğruldu, karımın zevkten şişmiş titreyen dudaklarına yumuldu. Uzun uzun öpüştüler. Kemal abi aynı anda da belini ileri geri oynatarak taş gibi olmuş sikini karımın amına sürtüp duruyordu. Ben de o ara kazık gibi olmuş sikimi yine pantolonumdan çıkarmış, onları izlerken sıvazlıyordum. Sonra Kemal abi karımı koltuk altlarından kavradı ve dudakları ayrılmadan birlikte yatağın ortasına kaydılar. Karım da iyice sabırsızlanmışa benziyordu, alttan amını yukarı doğru bastırıyor, niyetini belli ediyordu. Sonunda Kemal abi de daha fazla dayanamadı ve eliyle tuttuğu sikinin koç başını andıran başını karımın istekle açılmış titreyen amının dudakları arasına hizalayıp yüklendi. Karımdan, “Aayhhhh!” diye yüksek bir çığlık yükseldi ve adamın boynuna sarıldı. Ama daha sadece başı girmişti yarrağın. Kemal abi de, “Ohhh! Amcığın daracık gurban!” deyip yüklenmeye devam edince, karım, “Ahhh! Dur biraz. Bekle. Alışsın biraz. Ben dar değilim, senin şeyin çok büyük, sikin, çok kalın. Bekle ne olur. Ahhh!” dedi. Kemal abi durup, “Beklerim canım. Gurban olduğum. Güzel amcıklım benim. Dar amcıklı orospum benim. Beklerim. Kocan bunca yıldır genişletememiş amcığını yavrum, siki benimkinden küçük galiba, he mi?” deyip karımın memelerine, boynuna, her yerini öpücükler kondurmaya başladı. Karımın dudakları titriyor, iki eliyle Kemal abinin belini tutmuş, amına köklemesini engellemeye çalışıyordu. Kemal abi, “He mi gurban, kocanın siki küçük mü?” diye soruyu tekrarlayınca, karım, “Kemal abi seninki bir başka, kocamın siki seninkinin yanında çocuk çükü gibi kalır!” dedi. Derin derin iniltili nefesler alıp veriyordu sevgili karım bunları söylerken. Kemal abi bir eliyle karımın başında tamamen geriye kaymış bonesinin açığa çıkardığı saçlarını okşayıp, “Abi diyen dillerini yerim senin. Gurban olurum sana. Hadi bırak kendini biraz. Bak başı girdi, rahatla artık, gerisini de sokam!” dedi. Sonra da belini oynatmaya, yavaşça ileri geri yapmaya başladı. Kol gibi yarak karımın amına milim milim ilerlerken karımın zevkten gözleri kaymış ve Kemal abini belini tutan elleri kasılmış vaziyetteydi. Karım dudaklarını ısırarak amına giren yarağa dayanmaya çalışıyordu. Kemal abi de kızarmış, damla damla terlemeye başlamıştı. “Offf, gurban olduğum, amcığın sımsıkı, ohhh, dar amcıklım, ateş gibi yanıyor amcığın!” diye homurdanıyor, ara vermeden yükleniyordu karımın narin amcığına. Karım ise boğuk boğuk çığlıklar atıyor, kaçacak bir yeri varmış gibi debeleniyordu koca yarağın altında. Nitekim Kemal abi son bir yüklenmeyle yarağının kalanını kökleyiverdi ve taşaklarını karımın am dudaklarıyla birleştirmeyi başardı. O anda karımdan daha önce hiç duymadığım yükseklikte bir çığlık yükseldi, “Aaahhhh! Yardın beni abiii! Ahhhh!” diye. İşte ben o anda koptum. Dayanamadım, kendimi tutacak noktayı çoktan geçmiştim. Karımın o koca yarağın altında acı acı inlemesi beni bitirdi, gözlerim karardı, büyük bir zevkle oluk oluk boşalmaya başladım. Boşalırken başım döndü, kendimi kaybeder gibi oldum… Karımın feryatları ve inlemeleri ile yeniden kendime geldiğimde sadece 31 çeken elimin değil, pantolonumun önünün ve külodumun da döllerime bulandığını gördüm. Hızla üzerimdekileri çıkarıp yeniden onları izlemeliydim, o müthiş sahneleri kaçırmamalıydım. Sessizce banyoya gidip tamamen soyundum, elimi ve sikimi yıkayıp çıktım. Yarı sert sikimi sıvazlayarak tekrar salon kapısında mevzilendim. Evet, Kemal abinin kaslı ve iri yarı bedeni ağır ağır karımın bacak arasında inip kalkıyor, o koca sikini karımın amına sokup çıkarıyordu. Karım ise bacaklarını açabildiği kadar ikiye ayırmış, iki eliyle sikicisinin kaba etlerine tırnaklarını batırırcasına kasılmış, “Ohhhh. Ahhh. Yavaş abi. Yavaş sik ne olur. Ohhh. Yardın beni. İkiye ayrıldım sanki. İçim yanıyor. Amım yanıyor. Sikin yarıyor beni. Ohhhh. Ahhh!” diye sürekli inliyor, minik çığlıklar atıyordu. Kemal abinin de homurtuları ve naraları eksik olmuyor, “Gurban olurum. Canımmm. Zevk alıyon ama, değil mi? Sikim sana zevk veriyor yavrummm. Sen de bana zevk veriyorsun. Offf. Hem de çok zevk veriyorsun!” diyordu karımı sikerken. Dakikalarca sürdü bu sahne. Hırsla, vahşice sikişiyorlardı yatağımızda. Karım bacaklarını Kemal abinin bacaklarına sarmıştı şimdi. Onun acımasız köklemelerine feryat ederek cevap veriyor, içinden çıktığındaysa amını kaldırıp yarağın peşinden gitmeye çalışıyordu. Kemal abinin altında her yarak darbesiyle karım yatağa iyice gömülürken inlemeleri de yükseliyordu. Adamın altında iyice dağılmış, zevkten gözleri kaymıştı. İnlemeleri sıklaştı, zevk çığlıkları iyiden iyiye yükselmeye başladı. Bunca yıllık karımı tanıyordum, orgazmın eşiğindeydi, iyice yükselmiş, orgazm olmak üzereydi. Biraz sonra da erkeğinin bacaklarına dolanmış vaziyetteki baldırlarının iç kısımlarının titrediğini fark ettim. İşte bu olay benimle orgazm olurken hiç yaşanmamıştı. O anda Kemal abiyi kıskandım doğrusu. Karım kolları ve bacakları ile kene gibi sıkıca sardı Kemal abiyi ve “Kıpırdama Kemal abiiii!” dedi. Baldırlarındaki titreme tüm vücuduna yayılmıştı. Eminin şimdi bir vantuz gibi sıkıca saran am kasları Kemal abinin koca sikini deli gibi sağıyordu. Kemal abinin buna fazla dayanbileceğini sanmıyordum, çünkü benim çoğu zaman yapamadığım birşeydi. Kemal abi son bir defa dibine kadar geçirdi ve kollarının arasında zangır zangır titreyen karımı iyice sarıp sarmalayıp kendini karımın üzerine tamamen bıraktı. O da minik zevk homurtuları çıkarıyordu. Karımın o kasılan amı ve bana verdiği zevk her aklıma geldiğinde de içim gıcıklanıyordu. Şimdi karımı bir başkası zirveye çıkarmış, orgazm etmişti. O zevki başka bir adam yaşıyordu. Bizim yatağımızda, benim karımın amında ben değil Kemal abi vardı. Belki de şu anda bütün döllerini altında terden ve zevkten iki büklüm olmuş kasılan karımın amına boşaltıyordu. Bunları düşündükçe ve içerdeki baş döndürücü sahneyi gördükçe ben de daha fazla dayanamadım ve yeniden boşalmaya başladım. Tam o anda da istemsiz bir inilti çıktı benden. Neyse ki ikisi de transa girmiş gibiydi ve fark edilmedi. Biraz da üzüldüm doğrusu, keşke fark etselerdi de ben de gidip yanlarına onlara katılabilseydim… Bir süre sonra ikisi de duruldu. İlk hareket Kemal abiden geldi, doğrulup karımın sikmekten genişlettiği kızarmış titreyen am dudaklarına baktı bir süre. Sonra da yavaşça çekti haşmetli sikini karımın amından. Sikini çıkardığında resmen flop diye bir ses çıktı. Şaşkınlıktan gözlerime inanamadım bir an, karımın ince bir çizgiyi andıran amı genişlemiş, açık bir ağız gibi duruyordu. Epey hırpalanmış, kızarmıştı. İkinci şaşkınlığımı ise Kemal abinin daha boşalmadığını anladığımda yaşadım ve onu kıskanmak yerine hayran hayran sertliğinden hiçbir şey kaybetmemiş sikine baktım. Tabii sadece ben değil, karım da amının dudakları önünde telefon direği gibi dikilen siki hayran hayran izliyordu. Mutlu mutlu kıkırdayan karımın gözlerinde aldığı zevkin ışıltısı vardı… (Berat) Sonunda Karıma Açıldım! (1) Sonunda Karıma Açıldım! (2) Sonunda Karıma Açıldım! (3) ✔ Sonunda Karıma Açıldım! (4)
Ayrıca okumak isteyebilirsiniz: Adana Bakımlı Escort Kadın Ebru