
Çinlilere vere vere rehberlik ettim
Selamlar, ben Melis, 27 yaşında, 1.78 boyunda ve 60 kiloyum. Beyaz tenli, siyah saçlı, fit, güzel fizikli bir kadınım. Boyumun uzun olması nedeniyle de çok fazla ilgi çekiyorum.
Bembeyaz tenim ve sütun gibi bacaklarımı süzmeyen erkek yok nerdeyse. Üniversite yıllarından beri deli dolu bir seks hayatım var.
Farklılıklara açık, o an hoşuma giden kişiyle zevk almaya bakan, anlayacağınız biraz özgür ruhlu, hafif de kaşar biriyim. Yoğun çalışma günlerinden sonra hafta sonu neler yapsam diye düşünüp duruyordum.
O an yıllardır gitmek istediğim yer olan Kapadokya’ya gitmek aklıma gelmişti. Hafta sonu bir gece kalıp dönerim diye düşünmüştüm. Hem değişiklik olur hem de çalışma hayatının stresini biraz atarım demiştim.
Otel rezervasyonunu ve otobüs biletimi ayarladım. Cuma akşamı otobüse atladım, gece Kapadokya’ya vardım. Ertesi gün erkenden kalkıp balonları izlemekti amacım.
Otele varır varmaz yol yorgunu hemen uyumuşum. Sabah 5’te telefonumun alarmıyla uyandım, duşumu alıp giyindim.
Altıma mini bir etek, üzerime de göğüs dekoltesi olan siyah bir askılı giymiştim, sade ama sexy olmuştum. Tabii bu saatte taksi bulmak çok zordu, hem de bütçem kısıtlı olduğundan otostop çekeyim, illa ki balonların kalkış alanına gidenler vardır dedim.
Çok geçmeden lüks bir VİP araç durdu, minibüs gibi olanlardan, camları siyah olduğundan içeride kim var göremedim. Ama araca yanaştığım gibi camlarını indirdiler. Arabadakiler Japon idi.
Açıkcası biraz şaşırmıştım, ama hemen selam verip konuşmaya başladım. İngilizce konuşuyorlardı, benim de mesleğim gereği ingilizcem iyi derecede olunca hemen anlaştık.
Benim gideceğim yere gidiyorlardı. “Buyrun, beraber gidebiliriz!” dediler. Hemen kabul ettim. Biraz da sohbet ederiz, farklı kültürden insanlar sonuçta, her zaman böyle fırsat bulamıyorum diye düşündüm. Sürgülü kapıyı içerden açtılar, aracın arkasına geçtim. Toplamda 3 kişilerdi, tahminim 40 – 45 yaşlarındalardı. Balonların kalkacağı yere doğru giderken onlara burası hakkında bilgi veriyor, beğenip beğenmediklerini soruyordum.
Onlar da benim gibi dün akşam gelmişlerdi ve buraları anlatmama çok sevindiler. Ciddi derecede kaynaşmıştık, ama arkada benimle birlikte oturan kişi kaçamak bakışlarla bacaklarıma bakıyordu. Oturunca mini eteğim daha da bir kısalmıştı ve bakılmayacak gibi de değildi… Kısa bir yolculuğun ardından balonların kalktığı yere vardık ve araçtan indik.
Ben teşekkür edip kenara geçtim ve balonları izlemeye başladım. Arabada arkada benimle oturan yanıma geldi ve “Sen gelmiyor musun?” dedi. Ben biraz buruk şekilde, “Maalesef, benim bütçemi aşıyor!” dedim. Aralarında kendi dillerinde birşeyler konuşup bana döndü ve “Balonu özel kiraladık, balon 12 kişilik, çok yer var, gel lütfen, sohbete devam ederiz!” dedi.
Beni de balonun sepetine bindirdiler. Para ödemeden balon turu yapacağım için çok sevinmiştim. Balon havalandı ve havadan Kapadokya turunun o eşsiz deneyiminin keyfini çıkarmaya başladım. Bir yandan da aramızda sohbet ediyor, hatıra fotoları ve Selfie’ler çekiyorduk. Çok tatlı insanlardı, utangaç bir yapıları vardı, ama yabancı oldukları bir yerde benim gibi konuşabilecekleri birini buldukları için mutlulardı, hem tercümanlık yapıyor hem de sohbet etmeye çalışıyordum.
Kapadokya balonla yukarıdan muhteşem görünüyordu… Özel tur olduğu için 2 saatten biraz fazla süren bu güzel deneyimin ardından tekrar yere indik. İner inmez onlara teşekkürlerimi sundum. “Biz teşekkür ederiz!” deyip bu sefer de kahvaltı yapmaya davet ettiler. Ne diyeceğimi bilememiştim, ama farklı kültürden birileriyle takılmak hoş gelmişti. “Peki!” dedim.
Kahvaltı yapmaya otantik bir mağara restoranına gittik. Onlara yöresel güzel kahvaltı ürünlerini anlatıyor ve öneriyordum. Bir yandan da onlara Japonya’daki yaşam hakkında sorular soruyor, merakımı gideriyordum. Üçünün de tipi o kadar benziyordu ki, kıyafetleri ayrı olmasa karıştırırdım. 1.65 – 1.70 arası boylarda, hafif kilolulardı. İsimleri Kaiyo, Chang ve Yuko. Bana en yakın olan ve arabada durmadan bacaklarımı süzen Yuko idi. En çok benle sohbet etmeye çalışan o idi ve arada kaçamak göğüslerime de bakıp duruyordu. Diğerleri de çok cana yakındı, ama biraz utangaçlardı. Kahvaltının ardından Kapadokya’nın ünlü turistik yerlerini gezmeye başladık.
Tabii gez gez bitmiyor ve yoruluyor, arada oturup bir şeyler içiyorduk. Artık iyice samimileşmiştik. Zaman su gibi akıp geçmiş, akşam olmuştu.
Akşam yemeği için güzel bir restorana gidecektik, ancak ben üzerimi değiştirip bir duş almak istemiştim. Beni otele bıraktılar, numaralaştık. Güzel bir duş aldım. Saç, makyaj yapıp, derin yırtmaçlı sexy bir kıyafet giyip onları aradım.
Gelip beni otelimden aldılar. Görür görmez üçü de iltifat yağdırmaya başladı. Biraz utansam da hoşuma gitmişti açıkcası. Akşam saat 7 gibi restorana vardık ve yemeğimizi yedik. Tabii bizim sohbetler derinleştikçe derinleşiyordu. İki farklı ulustan olunca konuşacak şey bitmiyordu. Bu arada tüm hesapları onlar ödüyordu.
Restorandan çıktık. Beni otelime bırakırlar diye düşünmüştüm, ama, “Bizim otelde sohbete devam edelim mi?” diye teklif sundular. Saat de daha erken olduğundan kabul ettim. Otellerine vardık. Kapadokya’nın en lüks oteli diyebilirim. Odalarına girdik. Odadan geçip Kapadokya manzarasına açılan terasa çıktık.
Terasta ufak da bir özel havuzu vardı, ama etraftan pek gözükmüyordu. Havuzun kenarındaki koltuklara oturduk, hemen bir şarap açtılar. İçmeye başladık.
Ben biraz çakır keyf olunca bol bol frikik vermeye başladım ve canım feci şekilde havuza girmek istiyordu. Onlara, “Havuza girelim mi?” diye teklif sundum. “Girelim!” diyen Yuko hemen soyunup külotla havuza atladı, Chang ve Kaiyo biraz daha ağırdan alıyordu. Benim de bikinim yoktu, ama iç çamaşırlarım biraz bikini gibiydi. Buna güvenerek hemen soyunup iç çamaşırlarımla girdim.
Yuko ile su şakalarına başlamıştık, hem alkolün etkisiyle gülüşüyorduk, hem de şakalaşıyorduk. Chang ve Kaiyo da gelince ufak havuzda tıkış tıkış olmuştuk. Yuko fırsattan istifade hafiften elleşiyor, bana bol bol temas ediyordu. Ortamın büyüsünden midir bilmem, o an içime biraz azgınlık düşmüştü.
Havuzun kenarında bulunan sehpadaki şaraba uzandım, popomu onlara dönmüş şarabı yudumluyordum ki, kendi aralarında bir tartışmaya girdiler. Sanki bir karar vermeye çalışıyor gibilerdi.
Tam şarabın keyfini çıkarırken bir anda irkildim, Yuko arkadan popoma yaslanmıştı. Kulağıma doğru eğilip, “Sen de istersen biz biraz eğlenmek istiyoruz. Bizimle seks yapar mısın?” dedi. Şarabımı yutkunup tepki vermedim ve donup kaldım. İçten içe ben de istiyor gibiydim, ama kararsızdım açıkcası.
Bu kararsızlık kısa sürdü, “Neden olmasın?” dedim ve film o anda koptu. Yuko birden götüme sertçe yaslanarak memelerimi yoğurmaya başladı. Sikinin kalktığını hissedebiliyordum ve arkadan tam amıma baskı yapıyordu. Kaiyo ve Chang ise henüz olaya dahil olmamış, sadece izliyorlardı. Yuko külodumu kenara sıyırıp amımı biraz okşadıktan sonra sikini çıkarıp birden amıma girdi. Beni hemen orada sikeceğini hiç beklemiyordum, irkildim ve derince inledim. Siki çok büyük değildi, ama sikerken en derine kadar bastırıyordu ve delicesine nefes alıp veriyordu.
Sanki yangından mal kaçırır gibi hızlı hızlı sikiyordu. O anın heyecanıyla ateş gibi yanmaya başlamıştım ki, fazla sürmeden orgazm oldum. Yuko da çok geçmeden boynumu yalaya yalaya sikini amımdan çıkarıp havuzun içine boşaldı…
Heyecanlı olsa da ufacık havuz sikişmek için rahat değildi. “İçeri geçelim lütfen!” dedim ve ayaklarım heyecandan titreye titreye havuzdan çıktım. Sonunda rahat bir ortama geçmiş ve rahatlamıştım. Islak sutyenimi ve külodumu çıkardım. Islak ve bembeyaz vücudum çırılçıplak karşılarındaydı.
Verdikleri havlu ile kurulandım. Artık Kaiyo ve Chang de olaya dahil olmuş, utangaçlıklarını kenara bırakmışlardı. Chang bir mememi, Kaiyo da diğerini yalıyordu. Heyecandan ateş gibi yanıyordum, böyle bir duruma gireceğimi hiç düşünmemiştim ve fena zevk alıyordum.
Meme uçlarım sertleşmiş, fena halde uyarılıyordum… Ayakta uzun süre her memelerimi yalayıp öptüler. Sonunda onlar da külotlarını çıkarmış, kalkmış siklerini sıvazlıyorlardı. Chang’ın önüne çömeldim ve sikini ağzıma aldığım gibi yalamaya başladım. Bir elimle de Kaiyo’nun sikini sıvazlıyordum. Çok büyük olmadığı için tamamını ağzıma alabiliyordum. Chang zevke gelip transa geçmişti adeta, kendi dilinde bir şeyler söyleyip nefes nefese kalmıştı ki, siki birden kalp gibi atmaya başladı.
Boşalacağını anlayınca hemen ağzımdan çıkarıp göğüslerime doğru boşalmasını sağladım. Sanki yıllardır boşalmıyor gibi oluk oluk boşalmıştı. Kaiyo hemen havluyu alıp göğüslerimdeki dölleri temizledi ve beni kucakladığı gibi götürüp yatağa yatırdı.
Fena halde azmıştı, misyoner pozisyonuna geçti ve “Prezervatif takmalı mıyım?” diye sordu. Tehlikeli bir dönemimde değildim, “Gerek yok!” deyince hiç beklemeden üzerime tüm ağırlını verip amıma girdi.
Siki çok uzun olmasa da kalındı ve içimi tamamen dolduruyordu. Sert sert sikiyor, bir yandan da boynumu öpüyor ve memelerimi sertçe avuçluyordu… Bir süre siktikten sonra amımdan çıktı ve bacaklarımdan tutup beni domaltıp arkadan tekrar amıma girdi. İnce belimi iki eliyle kavrayıp sert sert sikmeye devam etti.
Kasıkları götüme çarptıkça amımın ıslaklığından çıkan vıcık vıcık seslerle ‘Şap, şap, şap!’ sesleri eşliğinde sikiyordu. Bu arada azgın Yuko ilk boşalmasının ardından kendine gelmiş, inik sikini getirip ağzıma sürtüyordu. Ağzıma alıp emerek kıvama getirdim.
Kaiyo halen sikmeye devam ediyordu. Bir süre sonra sikini amımdan çıkarıp sırtıma doğru boşalmaya başladı. Sonra da derin bir, “Ohhh!” çekip kenara yığıldı. Sikini sakso çekerek kıvama getirdiğim Yuko arkama geçip bir hışımla amıma zank diye girdi.
Yavaş bir tempoyla gerile gerile sikiyordu. Bir yandan sırtımı öpüyor, yalıyor, bana iltifatlar yağdırıyordu. Bir süre bu pozisyonda siktikten sonra amımdan çıkıp sırt üstü yatırdı beni. Bacaklarımı omuzlarına alıp popomu hafif kaldırıp tekrar amıma girdi. Altında iki büklüm olmuştum adeta, amımda zıplaya zıplaya sikiyordu. Durmak bilmiyordu. Artık aldığım zevkten ve yaşadığım orgazmlardan çıldıracaktım…
Sonunda beni düzgünce misyoner pozisyona geçirdi ve sikmeye devam etti. Ben de bacaklarımı beline dolayıp kendime çekiyordum. Bir süre sonra gittikçe hızlandı. ‘Şap, şap, şap!’ sesler çıkarken, “Geliyorum!” deyince bacaklarımla iyice kendime bastırdım. Siki tamamen en derinime inmiş, kenetlenmiş kalmışken içime oluk oluk boşalmaya başladı.
Yuko öyle bir zevk alıyordu ki, boşalırken, “Yuhu!” diyerek çığlık attı. Boşalması bitince çocuklar gibi sevinip kenara yığıldı… Nerdeyse dermanım kalmamıştı ki, sikini sallaya sallaya Chang yanıma geldi. Onu tamamen unutmuştum. Bir bacağımı omzuna aldı, diğer bacağımı da iki bacağının arasına alıp amıma yerleşti ve sikmeye başladı. Sanki ilk defa seks yapıyor gibi tüm enerjisini harcıyor, dur durak bilmeden sikiyordu.
Ben ise sallanan memelerimi iki elimle tutmuş, yeniden orgazm olmanın verdiği zevkle çığlık atmamak için dudağımı ısırıyordum. Chang bir süre daha hızlı hızlı sikerek sikini amımdan çıkardı, göbeğime doğru boşaldı…
Hepimiz perişan haldeydik. Ben terden sırılsıklam olmuştum ve de susamıştım. Kalkıp bir bardak su içip geldim. Üçü de uyuklamaya başlamıştı bile. Ben de çok yorulmuştum, boş yataklardan birine kendimi attığım gibi hemen uyumuşum. Ama daha sabah olmadan acayip susayıp tekrar uyandım, kalktım su içtim. Hazır uyanmışken duş alma ihtiyacı duydum ve kendimi duşa attım. Suyun altına girince kendime gelmiştim ve ne yaptığımın farkına yeni varmaya başlamıştım. Girdiğim durumun şaşkınlığındaydım ki, birden duşun kapısı açıldı. Gelen azgın Yuko idi. “Uyayamadın mı bebeğim?” deyip kalkık sikini sallaya sallaya duşa girdi. Beni suyun altında okşamaya başladı. Götümü iki eliyle avuçlayıp memelerimi yalıyordu. Sonra beni ters çevirip ayak üstü sikmeye kalktı. Boynumdan tutmuş memelerimi soğuk cama yaslamıştı.
Ancak bir problem vardı, boyum Yuko’dan uzun olduğundan yetişemiyordu. Bozuntuya vermeden döndüm, önüne çömelip biraz sakso çektim. Sonra elinden tutup duştan çıkardım, klozete oturttum Yuko’yu. Yuko heyecanla ne yapacağımı beklerken bacaklarımı ayırarak kucağına geçtim. Sikini amıma hizalayıp yavaşça kucağına yerleştim.
Sikini amıma alınca Yuko derin bir, “Ohhh!” çekti. Yavaşça hızlanmaya başladım. İki eliyle götümü avuçlayıp memelerimi yalıyordu. Kucağında adeta yılan gibiydim. Twerk yapar gibi nerdeyse 10 dakikadır kucağında zıplıyordum. Orgazm olmuştum, ama onun da boşalmasını istiyordum. Hızlanmaya başladığımda Yuko da kasılmaya başladı.
Çok geçmeden, “Geliyorum!” diyerek yine amımın içine boşaldı. Ben de fena zevk almıştım bu sikişten, ancak artık uyumam gerekiyordu. Temizlenip hemen yatağa gidip uyudum…
Ertesi sabah kalktığımızda, dördümüz birbirimize gülüşerek ve sürekli elleşerek odada kahvaltı ettik. Bu gün son günüm olduğunu, akşam gitmem gerektiğini söyleyince çok üzüldüler. “Lütfen bir gece daha kal!” deyip durdular. Ancak yarın işe gitmem gerekiyordu. Ancak biraz ısrarın ardından aslında onların da yarın gideceğini ve araçlarının kiralık olduğu için Ankara’ya bırakmaları gerektiğini öğrendim. “Yarın sabah erkenden yola çıkarsak, bu gece sizinle kalabilirim!” dedim. Çok sevindiler ve hemen kabul ettiler. Hep beraber otelime gittik, ben çıkış yaptım ve eşyalarımı aldım. Gün boyu yine etrafı gezdik ve turistik etkinlikler yaptık. Akşama doğru tekrar odalarına döndük. Ben bir duş alıp, saç, makyaj yaptım. Akşam yine dışarda yemek yiyecektik. Bu sefer daha sexy olmuştum. İnce bir siyah külotlu çorap ve mini bir elbise giymiştim. Beni bu halde görür görmez ağızlarının suyu aktı, meğerse bu tarz çorapları çok seviyorlarmış. Yemeğe gittik, ama hepsi de otele dönsek de sikişsek diye gözümün içine bakıyordu.
Onları bu işkenceden kurtarmak için, “Hadi otele dönelim!” dedim. Hesabı ödediler ve kalktık, otele döndük. Odaya girer girmez Yuko yine üzerime çullandı.
Yavaştan hepimiz soyunmaya başlamıştık. Yine bembeyaz vücudum tüm pürüzsüzlüğüyle karşılarındaydı. Yatağa yatırdıkları gibi hepsi bir yerimi yalıyordu. Chang amıma yumulmuş, diliyle beni delirtiyordu adeta.
Çıldırmak üzereyedim ve titreye titreye orgazm oldum. Chang doğruldu, iyice kıvama gelmiş sırılsıklam amıma birden sikini geçirdi. Zevkini çıkara çıkara sikiyordu beni. Kaiyo da sikini ağzıma vermişti, fırsat buldukça yalıyordum, ama sikilirken sakso çekmek gerçekten çok zordu. Yuko sırasını beklese de eli boş durmuyor, ben sikilirken hızlı hızlı amımı okşuyor, götümü avuçluyor, hatta götüme parmağını sokuyordu. Bu hareketine irkiliyordum ve o an neler hissedeceğimi bilemiyordum…
Neyse ki Chang boşaldı ve kenara çekildi. Yuko hemen amıma girmeye kalkıştı, ama o an yanımda yatan Kaiyo’nun siki gözüme çok lezzetli görünmüştü ve bir hışımla kucağına geçip amıma yerleştirdim sikini. Kucağında zıplamaya başlamıştım. Bir süre sonra zıplamaktan yorulmuş ve ona yapışmıştım, Kaiyo ise alttan sikiyordu yavaş yavaş. Yuko çok fena azmıştı, bir şeyler söylenerek birden arkama geçti ve sikini göt deliğime sürtmeye başladı. İrkilip, “Hayır, yapma!” diyerek kalkmaya yeltendim. Ama Yuko iki eliyle belimden kavradığı gibi tuttu beni ve “Lütfen, çok sexy götün var, fena azdırıdı beni!” dedi. O an bir şey diyemedim, içim ürpermişti. Daha önce hiç anal yapmamıştım ve böyle ikisinin arasında tost olmaya dayanabileceğimden emin değildim. Kaiyo amımda hareketsiz beklerken, Yuko tükürükleyip sikini götüme bastırmaya başladı. Çok garip bir histi, kasılmaktan bir hal oldum. Neyse ki korktuğum kadar çok acımamıştı ve sikinin yarısını sokmuştu bile. Biraz daha uğraşıp yavaşça tamamını soktu. Artık iki deliğim de doluydu ve fena zevk alıyordum.
Kaiyo alttan amıma pompalarken, Yuko zaten azgın azgın götümü sikmeye başlamıştı. İkisinin vücut sıcaklığından ateş gibi yanıyordum. Bir noktadan sonra artık müthiş zevk alıyor, orgazm üstüne orgazm oluyordum… Sonunda Kaiyo altımda boşalmış ve siki küçülünce amımdan çıkmıştı. Yuko halen götümdeydi ve götümü iştahla sikmeye devam ediyordu. Artık büzüğümün yanmaya başladığını hissediyordum. O anda aklıma lisedeyken arkadaşların yaptığı ‘Oramakoma Buramako’ esprisi geldi ve kahkahalarla gülmemek için zor tuttum kendimi. “Lütfen Yuko, amıma gir!” diye yalvarsam da beni dinlemiyor, tüm ağırlığıyla götüme biniyordu.
Yaklaşık 10 dakika daha sikip götümün içine boşaldı… Hepimiz sırayla duş aldıktan sonra bir saat kadar dinlendik, içki içtik. Ben alkolün dozunu biraz kaçırmıştım.
Bu arada sikleri tekrar kalkmıştı. Yeniden sikişe başlayacakken, bana yerde duran külotlu çorabımı giydirip, amımın ve götümün olduğu kısmı yırtıp, beni sikmeye başladılar.
O gece kaç defa siktiler, kaç değişik pozisyona soktular hatırlamıyorum. Yeni erğenliğe girmiş gençler gibi bitmek bilmeyen bir enerjileri vardı. Sikişmelerimizi saat kaçta bitirip yattık uyuduk onu bile bilmiyorum… Sabaha doğru uyandığımda perişan bir şekilde yatakta yatıyordum. Üzerimdeki külotlu çorap paramparça olmuş, amımdan götümden döller akıyor, memelerimde ve göbeğimde kurumuş döller vardı. Hemen kalkıp duşa girdim, zaten yola çıkmamıza da az kalmıştı. Benden sonra da onlar kalktı.
Hızlı bir duş ve kahvaltının ardından apar topar arabaya atlayıp yola çıktık. Henüz güneş bile doğmamıştı ve ben fena yorgun ve uykusuzdum.
Yola çıkar çıkmaz hemen uyumuşum. Ne kadar uyudum bilmiyorum, amımda gezinen bir el ile uyandım. Elin sahibi Yuko idi.
Elini eteğimin altından külodumun içine sokmuş, amımı okşuyor, parmaklıyordu. Gözlerimi açıp, “Doymadın mı iki gündür?” deyip güldüm. Önde oturan Kaiyo da Yuko’ya sitem edip, “Yapma Yuko, önde içimiz gidiyor!” dese de, Yuko sikini çıkarıp kafamı sikine bastırmıştı.
Araç VİP olduğundan arkası oturma odası gibiydi. Camlar da filmli olduğundan rahattım. Gider ayak son bir kez Yuko’ya zevk vermek istedim. Güzel bir saksonun ardından uzun koltuğa geçip yana doğru poziyon alıp eteğimi kaldırdım.
Yuko hemen külodumu sıyırıp amıma girdi ve bana kenetlenip sikmeye başladı. Ankara’ya varmamıza daha 45 km vardı ve zevkine vara vara sikiyordu. Sakin bir sikiş yaşıyorduk. Bir yandan öpüyor, bir yandan sakin bir şekilde amıma girip çıkıyordu.
Amım bu uzun sikişin ardından vıcık vıcık olmuştu. Artık dayanamaz hale gelmiştim ve bir hışımla kucağına geçtim. Sikini amıma alıp sert sert zıplamaya başladım.
Arabanın hareket halinde olması umrumda değildi, fena azmış haldeydim. Dışardan kimse göremese de ortamın heyecanı vardı… Orgazm olup kucağında boynuna kenetlendim ki, Yuko da amıma boşalmaya başladı. Boşalması bitince üzerinden kalktım. Yuko’nun verdiği kağıt mendille amımı silip üstümü başımı düzelttim. Öndekilerin içi gitse de yapacak bir şey yoktu, yolumuz çok az kalmıştı…
Sonunda Ankara’ya vardık ve veda vakti geldi. Ayrılırken çok güzel vakit geçirdiklerini ve yine gelirlerse görüşmek istediklerini söyleyip, övgülerle vedalaştılar. Bir daha görüşmek ister miyim bilmiyorum. Değişiklik olsun diye çıktığım bu ufak Kapadokya gezisi muhtemelen hayatımda yaşayacağım en büyük kaçamak oldu. İş yerinde gün boyu olanları düşünüp işe bile odaklanamadım. Bir haftada amım götüm kendine gelemese de, ‘Oramakoma Buramako’ esprisi aklıma geldikçe kendi kendime gülüyorum 🙂 (Melis)
Ayrıca okumak isteyebilirsiniz: Adana Bakımlı Seksi Escort Alyona