
Bekaretimi Korumayı Düşünüyordum!
Bekaretimi Korumayı Düşünüyordum! (Neslihan 18 Y., Ankara) Merhaba, ben Neslihan. 18 yaşında, 1.70 boyunda, simsiyah uzun saçlara, uzun bacaklara ve vücuduma tam uyan ölçülerde göğüslere sahip, her erkeğin aklında bir yer bulabilecek köylü bir ailenin kızıyım. Üniversite sınavında Türkiye’nin en iyi okullarından birini kazanmama rağmen, ailem (Kız çocuğu, başına bir şey gelirse Diyarbakır’dan kalkıp Ankara’ya gidemeyiz!) endişesi ve (Kız çocuğu, evde otursun anasına yardım etsin!) gibi türlü türlü gerekçlerlerle okutmak istemedi. Okumayı o kadar çok istiyordum ki, ailemden kaçarak Ankara’ya gittim, üniversiteye kaydımı yaptırdım. Evden kaçarken annemin birkaç altın bileziğini ondan habersiz almıştım. Aslında okulumda yurt çıksaydı kalacak yer sorunum hiç olmayacaktı, ama kendime ne devletin, ne de okulun kendi yurdunda yer bulabildim. İlk birkaç hafta pansiyonlarda kalarak okuldaki kızlardan kendime ev arkadaşı aradım. Ne yazık ki okulda ilk senem olmasından dolayı kimse bana kapısını açmadı. Çaresiz bir şekilde okulu bırakıp köye geri dönme planları yaparken, akşam telefonuma hayatımı değiştirecek bir mesaj geldi: “Merhaba Neslihan, halen ev arkadaşı arıyor musun?” diye. Heyecanla, “Evet arıyorum, ama kirası uygun bir yer bulamadım!” yazdım. Bunu yazdıktan sonra telefonum aynı numara tarafından arandı, ben de sevinçli bir şekilde açmama rağmen sevincim çok uzun sürmedi, çünkü telefonda genç bir erkek vardı. “Merhaba Neslihan, ben Mete! Telefonunu arkadaşlarımdan aldım. Kalacak bir yer arıyorsan yardımcı olabilirim. Evdeki bir odayı uygun fiyata kiraya vermek istiyorum!” dedi. Çocuğun sesini duyunca istemsiz bir şekilde dona kaldım. Gecenin bir saatinde bir erkek kalacak yer için beni arayınca çok korkmuştum. Ama yapacak bir şeyim yoktu, köye geri dönersem ailem kesin benim Ankara’da namusumu kaybettiğimi düşünerek, sakat biri ile evlendirebilirdi. Çaresiz bir şekilde Mete’ye, “Evet, yardımcı olursanız çok mutlu olurum. Kirayı da çalışır öderim, valizimden hariç eşyam da yok zaten!” dedim. Mete, “Tamam o zaman, anlaştık. Yarın okulda ana binanın oradaki kafede buluşup konuşalım!” dedi. “Tamam!” diyerek telefonu kapadım ve bozdurduğum bileziklerden kalan son para ile pansiyonun ücretini ödeyerek tekrar odama çıkıp kafamda düşüncelerle uyudum. Ertesi gün ben okulun ordaki kafeye doğru giderken Mete aradı. İki dakika içinde orada olacağımı söyleyip telefonu kapatacaktım ki, Mete, “Kız şaşkın mısın sen, beni hiç görmedin, nasıl bulacaksın beni? Kapının yanında sarışın biri var, işte o benim!” diyerek telefonu kapadı. Birkaç dakika sonra Mete’nin yanına varınca bana da kahve aldığını gördüm. Kafede oturduk. Mete 1.90 boylarında, sarışındı. Okulun basketbol takımında oyuncuymuş. Ne yalan söyleyim, Mete’yi görünce amımda ufak hareketlenmeler oldu. Mete bana nereli olduğumu falan sorunca, okumak için Diyarbakır’da yaşayan ailemden kaçtığımı söyledim. Benim durumuma çok üzülmüştü, çünkü dediğine göre onun da annesi vakti zamanında okumak için köyden kaçmış, ama yapamadığından dolayı köye geri dönmek zorunda kalmış. Sonra da evlendirmişler. Anne ve babasının karı koca çalışarak nasıl çok zengin olduklarını anlattı. O bunları anlatırken kafamda Mete’yi kafayalıp parasını yeme fikirleri aklımın bir kenarına yerleşmişti. Biraz daha sohbet ettikten sonra Mete evi anlatmaya başladı. 3+1 Penthouse dairede tek başına kalıyormuş. Bir oda kendisinin, bir oda benim olacakmış. Üçüncü odayı da akşamları arkadaşları gelince takılacağı tarzda bir yere çevirecekmiş. Ailesi İstanbul’daymış, bu evi babası Mete’ye vermiş, hem okusun, okuduktan sonra kendi evi olur diye. Mete de bir odasını kiraya vererek güzel bir arkadaş çevrem olur diye düşünmüş, ama kafasına göre kimseyi bulamayınca bana kadar gelmiş. İstediği kira ücretinde de anlaştıktan sonra, “Hadi gidelim eve yerleştirelim seni!” dedi ve kafeden kalktık. Ben otobüsle veya dolmuşla gideceğiz diye düşünürken arabasına yürüdük. Son model sportif bir arabası vardı, arabasını görünce dibim düşmüştü ama hiç belli etmemeye çalışıyordum. Bindik, evine doğru giderken bana arkadaş çevrem hakkında sorular sormaya başladı. Birkaç sıradan sorudan sonra bakire olup olmadığımı sordu. Soruyu duyunca tamamen kızarmış ve utanmıştım. Sesimi yükselterek, “Neden sordun?” dedim. Buraya onun orospusu olmaya değil, okumaya gelmiştim ne de olsa. Mete hiç bozuntuya vermeden, “Yanlış anlama, geceleri benim kız arkadaşlarım gelir, beraber vakit geçiririm onlarla. Eğer seks yapan bir kızsan, eve erkek arkadaşlarını getirmen sorun değil, sadece bunu söylemek istemiştim!” deyince yumuşayıp bakire olduğumu söyledim. Eve vardık. Evi büyük bir AVM’nin hemen yakınında, yeni bir site içerisinde, son katta, manzarası tüm Ankara’yı görecek şekilde dizayn edilmiş, ultra lüks bir daire idi. Burayı görünce Mete’nin kirayı neden çok az istediğini düşündüm, çünkü en az 50 katı olması gerekiyordu bana söylediği kira ücretinden. Valizimi odama yerleştirip salona geçtiğimde Mete’nin sadece boxer ile oturduğunu gördüm ve hemen geri çıktım. Arkamdan, “Gel kız utanma, ev hali bunlar, sen de istediğin gibi giyinebilir, hatta çıplak bile gezinebilirsin!” diye seslendi. Benim üstümde sıradan bir tayt ve ince bir beyaz tişört vardı. O böyle deyince salona geri döndüm, koltuğun uzak kenarına oturdum ve beraber TV izlemeye başladık. İzlerken bir yandan konuşuyorduk. Utanma duygum zamanla geçmiş, Mete’nin sikinin belli olduğu boxer gayet normal gelmeye başlamıştı bana… Gece geç bir saatte kapı çaldı. Ben merakla gelen kim gibisinden Mete’nin yüzüne baktım. Hiç oralı olmadan kapıyı açmaya gitti. Birkaç saniye sonra salona bir kız ile geldi. Mete kıza, “Merak etme hayatım, bu Neslihan, ev arkadaşım, zaten kendisi bakire, hadi tanışın da odama geçelim!” dedi. Kız, “Selam Neslihan, ben Esra!” deyip elini uzattı, tokalaşıp, “Memnun oldum!” faslından sonra hemen Mete’nin odasına geçtiler. Mete dediğinde gayet ciddiymiş, eve çokça kız atacağı ilk günden belli olmuştu. Ben de yarın iş bulmaya gideceğimden dolayı yatağıma gittim. Uyumaya çalışırken yan odadan fazlaca gelen sesler uykumu bölüyor, bir yandan amımı ıslatıyordu. Mete kızı çok sert bir şekilde duvara yaslayıp sikiyordu resmen. Kızın amına her girişinde duvarda bir titreme odayı sarıyor, kızın inlemeleri ince duvardan kulaklarıma ıslanmış amımı azdıracak şekilde dokunuyordu… Kız artık inlemekten yorulmuş, sadece nefes alışverişleri belli oluyor, ama Mete hiç yorulmamış gibi kızı sikmeye devam ediyordu. Duvarlar inceydi, her sesi bana geri yansıtıyordu. Kızın sikilmesine daha fazla dayanamayıp ıslanmış taytımın üstünden amımla oynuyor, inleme seslerim Mete’ye gitmemesi için de kızı her bağırttığında kızla beraber inliyor, sanki Mete bir yandan beni de sikiyormuş gibi hayal kuruyordum. En sonunda orgazmımı yaşayarak ıslanmış taytımla uykuma daldım… Ertesi sabah uyanıp mutfağa su içmeye gittiğimde Esra’yı mutfakta kahvaltı hazırlarken görüdüm. Üstünde sadece son derece kaliteli ve pahalı olduğu belli olan sütyen ve külotu vardı. Kısa sarı saçları, dolgun memeleri ve kum saati gibi incecik beli ile kahvaltı hazırlıyordu. Beni görünce, “Aaa günaydın şekerim, ben sandım ki geç uyanırsın, nede olsa dün uyku girmemiştir gözüne, o yüzden uyandırmak istemedim. Geç otur sofraya, kahvaltı şimdi hazır olacak!” dedi. Ben de, “Bazı sesler rahatsız etti, ama uykumu bölecek kadar değildi!” diyerek sofraya oturdum. Kahvaltı yaparken sohbet ettik. Esra Mete’nin kız arkadaşıymış, haftada iki üç gece gelir, seks yapar, sabah ta beraber giderlemiş. Mete’nin çok azgın bir insan olduğunu, kendisinin zor yettiğini, sırf Mete’yi elinden kaçırmamak için Mete’nin başka kızları sikmesine razı geldiğini, karşılığında onun kredi kartı ile dilediğince alışveriş yaptığını anlattı. Eve dün gece geldiğinde beni görünce öbür kızlarla yaptıkları gibi grup yapacağımızı sanmış. Ama Mete bakire olduğumu söyleyince grup seks olmayacağını anlamış… Esra bana çabuk ısınmıştı, “Bak Neslihan, bakiresin ama bu evde çok uzun süre öyle kalamazsın, çok yakında kadın olursun. Güzel kızsın, alımlısın. Her erkek seni sikmek ister, şu memelerini hamur gibi yoğurmayı hayal eder. Sen kendine hemen bir erkek arkadaş bulup ayrıl buradan, yoksa Mete yakında seni de siker. Sikmese bile seslere sen dayanamaz bir gece odasını basarsın ve kendini siktirirsin!” dedi. Bunları derken sanki benim tadıma bakıyormuş gibi memelerime, kollarıma, bacaklarıma, hatta bacak arama bile ellemişti. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Esra içeri geçip TV izlemeye başladı, Mete halen yatıyordu. Ben de odama geçip üstümü giydim, kira parası kazanmak için iş bulmam lazımdı. Evin yakınındaki AVM’de şansımı denemek için evden çıktım. AVM’de birçok mağazayı dolaşmama rağmen hiçbiri beni işe almadı. En son kadın iç çamaşırları satan bir mağazada şansımı denemek istedim. İçeri girip mağaza yöneticisi kadın ile konuşmaya başladım. Tesadüfen onlara da çalışacak genç bir kız lazımmış. Müşterilere yardım edecek, satış yaparken yardımcı olacak bir kişi arıyorlarmış. Biraz konuştuktan sonra mağaza yöneticisi kadını ikna ettim. Adı Işık hanım imiş. Çalışma şartlarını anlatmaya başlamıştı. Işık hanım, mağaza sahibinin kadın çalışanların şık olmasını istediğini söyledi, makyaj için hediye çeki veriyormuş her hafta. Her ay bu mağazadan istediğimiz bir takım iç çamaşırı ücretsiz alabiliyormuşuz, ama karşılığında tam özverili bir çalışma bekliyormuş. Ben mağazanın sahibini sorunca, “Mete adında genç birisi!” cevabını aldım. İsmini duyuca içimden (Yok canım, aynı kişi değildir!) dedim. Işık hanım anlatmaya devam etti. Bu marka Mete’nin babasınınmış, burayı Mete’ye devretmiş. Biz konuşurken mağazaya Mete girdi. Işık hanım kolumu dürterek Mete’yi gösterince, içimden (Hadi be, olamaz!”) dedim. Işık hanım, “İşte buranın sahibi bu!” diyerek kulağıma yanaştı, “Dikkat et, burada çalışan tüm kadınlar bu adamın altına isteseler de istemeseler de yattılar, ben de dahil. Çok ayrı bir karizması var, bir anda onun kucağında bulabilirsin kendini!” diyerek kalkıp Mete’yi karşılamaya gitti. Mete’ye görünmeden kalkıp gitsem mi diye düşündüm. Oturmuş şaşkınlığımın geçmesini bekliyordum ki Mete yanıma geldi. “Aa, Neslihan, ne güzel bir tesadüf bu, demek burda işe başlayacaksın. Güzel, çok güzel! Sanırım benim hakkımda bilmen gereken her şeyi öğrendin. Her neyse, maaşını Işık hanımınki ile aynı seviyede yapıyorum, onun dışında kadın çalışanlarıma sağladığım ayrıcalıkları biliyorsun!” derken sesinin tahrik edici bir ses tonuna dönüştüğü dikkatimden kaçmamıştı. Oturup iş hakkında biraz daha konuştuktan sonra, “Okuldan arta kalan vakitlerinde burada çalışır, paranı kazanırsın. Şimdi önce git yandaki komşu mağazaya, benim gönderdiğimi söyle, kendine en az bir düzine şık kıyafet al, parasını ben ödeyeceğim. Sonra eve git, akşam için güzel bir yemek yap, beraber yiyelim!” diyerek beni gönderdi. “Tamam!” deyip çıktım. Yandaki mağzaya girdim, yönetici kadına beni Mete beyin gönderdiğini söyledim. Mete telefon açıp haber vermiş zaten. Ama etiketleri görünce dudaklarım uçuklayacaktı. Kadın, “Fiyatı önemli değil, istediğinizi seçin siz!” deyince çalışırken giymek için 12 tane elbise alıp eve gittim. Evde sanki Mete’nin karısıymışım gibi onun dediği üzere ona yemek hazırlamaya başladım. Evimin erkeği gelecek ve yemek yiyecek gibi aklımdan düşünceler geçiyor, hemen aklımdan bunları atmaya çalışıyor, ama yemek hazırlamaya da devam ediyordum. Yemek hazır olunca kendimi sorguladım. Neler yaptığımı, bu saçmalığın bitmesi gerektiğini düşündüm. Ama Mete’nin verdiği oda ve iş dışında hiçbir alternatifimin olmaması beni zor duruma sokuyor, her seferinde mevcut durumu istemesem de kabul etmek zorunda kalıyordum. Bu gün aldığım elbiselerin parasını eğer kendim ödemek zorunda olsaydım, sadece bir tanesi için herhalde aylarca yemeden içmeden it gibi çalışıp para biriktirmem gerekirdi… Akşam Mete yanında mağaza müdürü Işık hanımla birlikte geldi. Işık hanım 30’lu yaşlarda, her tarafından tecrübe akan, yaşına rağmen, genç ve aşırı sexy duran bir kadındı. Işık hanım beni görünce şaşırdı ve hemen beni kenara çekip, “Daha ilk günden mi Neslihan?” diyerek sabah anlattığı şeyleri hatırlattı. Ben de ona durumu açıkladıktan sonra sanki Işık hanım Mete’nin karısı, ben de bunların hizmetçileriymişim gibi sofra hazırladım. Hep beraber yemek yedik. Mete bana, “Sofrayı kaldırıp masayı temizlersin!” diyerek yanına Işık hanımı alarak odasına gitti. Durumu kabullenemiyor olsam da Mete birşey deyince karşı çıkamıyordum. Kalktım hizmetçileri gibi sofrayı topladım, masayı temizledim ve duş almak için banyoya girmeye niyetlendim. Odamdan havlumu almaya gidince havlumu kaldığım pansiyonda unuttuğum aklıma geldi. O sırada duvardan Işık hanımın sikilme sesleri geliyordu. Işık hanım bağırdıkça Mete hızlanıyor, Mete hızlandıkça Işık hanım daha çok bağırıyordu… Bu seslere daha fazla dayanamayıp kapımı bile kapatmadan kendimi yatağımın üstüne atıp amımla oynamaya başladım. Mete boşalmak bilmiyor, Işık hanım da orgazm olmuyor sadece doruk noktasına daha da yaklaşalarak bağırarak inliyordu. Kendimden habersiz taytımı ve külodumu çıkarmış, bacaklarımı açmış, amımı okşuyordum. Mete, Işık hanımı yine kaldırıp ayakta duvara sıkıştırmış, dün gece Esra’yı siktiği gibi Işık hanıma sertçe pompalıyor, her pompalamasında Işık hanımın bağrışları titreyen duvarla kulaklarıma kadar geliyordu. Amımı okşayarak kendimi orgazm ettikten kısa bir süre sonra Işık hanım, “Boşalın içime Mete bey, ne olursunuz dölleyin beni, karınız yapın!” diyerek orgazm olmuş, Mete de az sonra boşalarak sikmeyi bırakmıştı. Ben belden aşağım çıplak halde sırt üstü uzanmış tavanı izlerken gözlerim kapanmış, kendimi rahatlatmış olmanın verdiği hazzı yaşarken kapının açık olduğunu tamamen unutmuştum. Mete odasından çıkıp açık kapıdan beni o halde görmüş, çıplak bir halde sessizce yanıma kadar gelmiş. Bunlar olurken orgazm hazzından hiçbir şey fark etmemişim. Mete yatağıma oturup elini ıslak amıma atınca telaşla gözlerimi açtım. Uzun ve kalın, her erkeğe nasip olmayan, her kadının hayalini süsleyecek siki ile Mete’yi görünce panikledim. Hemen yatakta doğrulup elimle amımı kapattım. Utanmış bir halde Mete’ye bakıyordum. Mete sadece gülümsüyor, amımın suyu ile ıslanmış parmağını kokluyor, aşırı sakin duruyordu. Masturbasyon yapıp kendimi tatmin ettiğimi anlamıştı. Benim telaşlı halimi gören Mete beni sakinleştirmek için, “Bu yaptığında utanılacak birşey yok Neslihan! İstersen gelip bize katılabilirsin!” deyip yatağa uzanıp bana sarıldı. Sarılırken siki çıplak bacaklarıma sürtüyor ve aklımı başımdan alıyordu. Ama bakireliğimi koruma isteğim daha ağır basıyordu. Aşırı utançtan ağlamaya başlamıştım. Mete halen sakinliği ile beni yatıştırmaya çalışıyordu. Az sonra kapıda tamamen çıplak halde dikilen Işık hanım, “Merak etme Neslihan, alışırsın, bak abla tavsiyesi, ver kurtul, yoksa her gün böyle amınla oynar durursun. Bak ben aşırı rahatladım, yarın işime mutlu gideceğim!” deyince ben bir patlama ile, “Susun ikiniz de! Yapamam, olmaz, hayır!” diyerek bağırmaya başladım. Mete beni bırakıp kalktı, sikini sallayarak Işık hanımın yanına gidip dudaktan öptü ve “Merak etme Işık, Neslihan daha bakireymiş, gel biz kaldığımız yerden devam edelim!” diyerek Işık hanımın götünü okşayarak odasına götürüp tekrar bağırta bağırta sikmeye başladı. Ben kapımı kapayıp kilitleyerek sakinleşmeye çalışırken yan odada Işık hanım sertçe sikilmeye devam ediyordu. Uzun bir süre sonra sesler kesilince ben de uykuya dalmışım… Ertesi gün sabah tuvalete diye kalktığımda Işık hanım mutfakta tamamen çıplak halde kahvaltı hazırlıyordu. Selam dahi vermeden banyoya gittim. İşedikten sonra elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Yine selam vermeden odama döndüm, üstümü giyinip okuluma gittim. Öğleden sonra derslerim yoktu, iş yerine gitmem gerekiyordu. Mağzada Işık hanıma yine selam dahi vermeden üstümü değiştirip işe başladım. Çok yoğun bir iş günü oldu. Bazı anneler yeni ergenliğe giren kızları için, bazı kadınlar kocalarına beğenilmek için, genç kızlar sevgililerinin hoşuna gidecek iç çamaşır bakıyor, ben de onlara yardımcı oluyordum… Mağazanın kapanma saatinde üstümü değiştirip eve gidecekkten Mete geldi. Benim ile Işık hanımın kalmasını rica etti, biz de kaldık. Diğer çalışanlar gittikten sonra Mete bizi ofisine çağırdı ve “Bu günün satış rakamları güzel, özellikle ikinizin performasından çok memnunum!” deyip ofisindeki antik dolaptan bir şişe Şampanya alıp patlattı. Üç tane de kadeh alıp doldurdu. Ben hayatımda bira dahi içmemiş biriydim. “Ben içki içmiyorum!” dediğimde Işık hanım ters ters bakıp, “Kezbanlaşma Neslihan, içki değil, Şampanya bu! Şişesi kaç yüz Dolar bunun, biliyor musun?” dedi. O öyle deyince utanıp bir yudum aldım. Sürpriz bir şekilde şaşırmıştım, tadı çok güzeldi, hoşuma gitmişti. Satışlar hakkında konuşup yorum yaparken üçer kadeh içmiştik ve ben Şampanyanın hiç bir olumsuz etkisini görememiştim. Mete, Işık hanıma, “Git şu yeni parti ürünleri getir, onları kontrol edelim sıkıntı var mı yok mu diye!” diyerek depoya yolladı. Ben Mete ile baş başa kalmıştım. Bana, “Neslihan, en çok satış yaptığımız yaş grubundasın. İstediğin 5 parça iç çamaşır takımını ücretsiz alma karşılığında yeni ürünlerin hepsini şimdi dene, biz de Işık hanımla sana güzel duranları seçip kolleksiyonumuza dahil edeceğiz. Satışlarımızı artıracak bu seçim!” diyerek bana resmen önünde soyunup yeni ürünleri giymeyi teklif etti. Ben, “Hayır, yapamam, utanırım!” dediğimde, Mete, “Kızım uzatma işte, neden utanacaksın, amını gördüm zaten. Hatta dün gece sen o durumdayken isteseydim sikerdim seni, kim ne diyebilirdi?” deyince birşey diyemedim, başımı öne eğdim. Haklıydı, dün gece beni sikmek isteseydi sikerdi de. Az sonra Işık hanımın getirdiklerini onların önünde denemeye başladım. Aynı zamanda giydiklerim hakkında fikrimi soruyorlar, ben de söylüyordum. “Bu daha rahat…” , “Bu sexy…” , “Bu dar geldi…” , “Bu güzel değil…” diye diye tek tek denerken Mete’yle Işık hanımın karşısında tamamen çıplak soyunup sonra da sütyen külot ile duruyor, önümü arkamı gösteriyordum… Ben birkaç ürünü denedikten sonra Mete’nin siki kalkmış, pantolunundan belli oluyordu. Bana bir kadeh daha Şampanya verdi ve “Geç otur biraz dinlen Neslihan!” dedi. Verdiği kadehteki Şampanyayı içtim, ama tadı sanki önceki içtiklerilerimden daha farklıydı. Mete, “Işık hanım görev başına!” diyerek yanında oturan Işık hanımın ensesinden tutarak sikine doğru götürdü. Işık hanım hiç ikiletmeden Mete’nin pantolununu ve boxerini indirip dün gördüğüm sikini yalamaya başladı. Ağzına zor sığıyor, tutarken eli bile kavuşmuyordu. Mete zorlasa Işık hanımın ağzını yırtacaktı… Işık hanım Mete’nin sikini yalayarak hazır hale getirdikten sonra tamamen çıplak soyundu, Mete’nin kucağına geçip sikini amına alarak zıplamaya başladı. Zıpladıkça memeleri sallanıyor, Mete de sallanan memeleri ile oynuyordu. Bu görüntüler beni müthiş azdırmış, Işık hanım karşımda Mete’nin kucağında inleyerek bağırarak zıplayıp orgazm olurken, ben oturduğum yerde amımla oynuyordum… Aradan birkaç dakika geçince kendimi bir tuhaf hissetmeye başladım, tüm vücudum yanıyor gibiydi ve canım aşırı derecede sikişmek istiyordu. Mete Işık hanımı kucağından indirip yere halının üzerine sırt üstü yatırdı, bacaklarını ayırarak havaya kaldırdı. Sikini hizalayıp tam amına sokacakken bana ne olduysa, “Dur!” diye bağırdım. Eli sikinde sokmaya hazır Mete ve yerde ayakları havada sikilmeye hazır halde duran Işık hanım durup bana baktılar. Ben hiçbir şey demeden ayaklanıp son giydiğim sütyeni ve amımın sularıyla ıslanmış külodu çıkardım. Mete’yi koltuğa geri oturturup kucağına çıktım. Sikini elimle amımın deliğine yerleştirip bir anda kendimi Mete’nin sikinin üzerine bıraktım… Mete’ye sarılmıştım ve amıma bir anda giren sikin acısı ile ağlıyordum. Kızlığım gitmiş, amım kanıyor, kızlık kanım Mete’nin sikine akıyordu. Kımıldamadan sadece oturuyordum içimde koca bir sik ile. Mete önce şaşkınlıktan ne olduğunu anlamadı, ama sonra beni kucağında zıplatmaya başladı. Her zıplamamda amım sızlıyor, ama aynı zamanda zevk alarak bağırıyordum. Daha birkaç zıplama sonrası orgazm olmuştum ve tüm insiyatifi Mete’ye bırakmıştım. Mete de beni zıplattıkça zıplatıyor, benimse acıdan, zevkten ve orgazm olmaktan gözüm kararıyordu. Sonra içimden çıkmadan beni koltuğa yatırdı, misyoner pozisyonunda köklüyordu. Mete hiç boşalmadan dakikalarce sikerken ben üçüncü orgazmımı olmuştum. En son gözüm kararmış vaziyette sadece içime giren çıkan bir sikin olduğunu hissedecek şekilde gözlerim tamamen kapandı… Gözümü açtığımda evde yatağımda çıplak bir şekilde yatıyordum. Eve ne zaman ve nasıl geldiğimizi bile hatırlamıyordum. Ama vaziyete göre evde de sikişmeye devam etmiştik. Amımdan süzülüp bacaklarıma akıp kurumuş kızlık kanım, bu yetmezmiş gibi aynada bakınca yüzümde, saçlarımda, memelerimde, göbeğimde, sırtımda, vücudumun her yerinde kurumaya yüz tutmuş döller vardı… Dün gece içtiğim Şampanyadan olsa gerek başım çatlıyordu. Çok da yorgundum. Duş bile almadan tekrar aynı şekilde kafamı yastığa koyup uyuyacaktım ki dış kapının zili çalmaya başladı. Üstümü bile giymeden gidip kapının dürbününden baktım. Zile basan Esra idi. Kapıyı açtım. Esra beni o halde görünce, “Demek seni de kadın yaptı!” diyerek içeriye bile girmeden geri gitti! (Neslihan)
Ayrıca okumak isteyebilirsiniz: Adana Escort’larla görüşme