Azgın Spor Hocası!

Azgın Spor Hocası! (Tahir 34 Y., Antalya) Bu anlatacağım, doktor olarak çalıştığım özel hastaneye muayene olmak için gelen Seda ile tanıştıktan sonra onunla aramızda geçenleri konu alan bir hikayedir. Seda 25 yaşında, kıvırcık kızıl saçlı, 1.65 boylarında, atletik görünümlü bir kadındı. Muayene ederken harika yeşil gözlerine iltifat etmeyi ihmal etmemiştim. İlgimi çektiğini fark etmesi de hoşuma gitmişti. Bir hafta sonrası için günün son muayene saatine kontrol randevusu vererek uğurladım. Bu süre içerisinde bir rahatsızlığı olursa diye telefon numaramı da vermiştim. Biz doktorlar, telefonumuzu verdiğimiz her hastanın, istisnasız, şu veya bu sebepten mesaj atmasına alışkınız. Bu durum Seda’da da aynı şekilde yaşandı. Aynı günün akşamında Seda mesaj atarak gözü ile ilgili bir şeyler sordu. Tabii, “Akşam vakti rahatsız ettim, kusura bakmayın, eşiniz yanlış anlamaz di mi?” şeklinde bir yoklama da çekti: Bu da kadınların erkeklere, evli olup olmadıklarını anlamak için sorduğu standart sorulardan biridir. O zamanlar henüz evli değildim. Bekar olduğumu söyledim, sorusuna mesaj ile cevap verdim ve kendisine geçmiş olsun dileğimi ilettim. Bir hafta sonra kontrol için geldiğinde tekrar muayene ettim. Gözündeki problemden eser kalmamıştı, teşekkür etti ve gidecek oldu. “Ben de çıkıyorum, beraber çıkalım!” dedim, hoşuna gittiği yüzünden anlaşılıyordu. Çıkışa kadar yürürken sohbet ettik, spor hocası olduğunu söyledi. Ben de düzenli spor yaptığımdan, haftada 3-4 defa da koşuya çıktığımdan bahsettim. Kendisi de koşmayı seviyormuş, “Cumartesi sabah 7.00’de beraber koşalım o halde!” dedim, kabul etti. İki gün sonra, yani cumartesi günü buluştuk ve koşuya başladık. Doğal olarak, bir yandan da sohbet ediyorduk. Ailesiyle yaşadığını, bir spor salonunda antrenörlük yaptığını, dans etmeyi sevdiğini, seyahate çıkmaya bayıldığını fakat buna çok sık imkan bulamadığını anlattı. Sımsıkı ve biçimli vücudu ile uyumlu şekilde, enerjik de bir tarzı vardı. Belli ki sadece güzel değil aynı zamanda eğlenceli birisiydi. Ben de seyahat etmeyi, sevdiğimi, hobi olarak fotoğraf çektiğimi, akşam çıkıp bir iki kadeh içmeyi sevdiğimi söyledim ve “Bu akşam seninle beraber içelim!” dedim. “Kadınlarla hep böyle misindir?” dedi. Ne sormak istediğini anlamadığımı söyleyince, “Muayene odasından beraber çıkalım, cumartesi senle koşalım, akşam içelim gibi emreder gibi konuşmandan bahsediyorum!” dedi. “Benim iletişim şeklim böyle!” dedim. İtiraz kabul etmeyecek gibi konuştuğumu söyleyince, “İtiraz sevmem zaten!” dedim gülerek. Biraz şaşırarak biraz da ilgisini çekerek, “Peki!” dedi. Akşam bir barda içmek için buluştuğumuzda üzerinde kot pantolonu ve göbeği açık siyah bluzu vardı. Kırmızı ruju, kırmızı ojeleri, kırmızı taşlı küpeleri güzel görünüyordu. Kaslı karnı ve göbeğindeki piercing de dikkatimi çekmişti; piercing de kırmız taşlıydı. Fazla süslenmeye gerek duymaması özgüvenli bir kadın olduğunu anlatır gibiydi, gerçekten de zorlanmadan ilgi çekebilecek bir kızdı. Ben her zamanki cool tarzım ile devam ettim; zaten kadınları en çok etkileyen şeylerden biri de budur. Birbirimizi beğenmiştik fakat ikimiz de birbirimizi etkilemek için çaba göstermiyorduk. Sohbet esnasında bir ara Seda geçen sene kocasından boşandığını anlattı. Alkolün etkisi ile derinleşen sohbetimiz ara ara şakalaşmalarımız ve kahkahalarımız ile bölünüyordu. Saat gece 1.00’i geçmişti ama ailesiyle yaşayan bir genç kadın için gayet rahattı. “Seni evden merak etmesinler sonra?” diye sordum. Gülümsedi ve “Bu gece bir arkadaşımda kalacağım!” dedi. Bu sözler ve bu gülüş, bunun bir ima olduğunu anlamama yetmişti. Bardan çıkıp arabama doğru yürüdük. Sonra dosdoğru benim eve doğru bastım gaza. “Beni arkadaşımın evine bırakmayacak mısın?” diyerek hınzır hınzır kıkırdıyordu. Ben her zamanki net tavrım ile, “Bana gidelim!” dedim ama zaten evime doğru gittiğimizi biliyordu. Kapıdan girdiğimiz an yüzünü bana döndü ve kendisine hamle yapmamı bekleyen gözler ile yüzüme baktı. Acelem yoktu. Yavaş davranıp heyecanlı bekleyişini uzattım. Biraz şaşırıyor ama hoşuna da gidiyordu. Salonuma geçtik, koltuğuma oturdum ve barımı göstererek bana bir kadeh viski koymasını, kendisine de bir şeyler almasını rica ettim. İtiraz etmeden dediklerimi yaptı. Ben viskimi yudumlarken kucağıma oturdu. Saçlarını okşuyor, boynunu kokluyordum. Yavaş davranışım onu çıldırtıyordu, bunu hissediyordum. Daha fazla dayanamadığı noktada dudaklarıma yapıştı. Artık aksiyon başlamıştı, öpüşürken birbirimizi hızlıca soyuyor ve aynı zamanda vücutlarımızı keşfediyorduk. Boynu, göğüsleri, dümdüz karnı, ince beli, sıkı götü, güçlü bacakları, kırmızı ojeli ayakları… Ellerim vücudunda geziyordu, bir yandan da dudaklarını ve boynunu öpüyordum. Parfümü bir sporcuya yakışır şekilde fresh bir kokuydu, tenine yakışmıştı. Üstünde bir tek siyah tangasını bıraktım, o da beni soydu. Ben çırıpçıplak otururken sikimi yalamaya başlamıştı. Bunu yapmayı iyi biliyordu; kendinden emin şekilde başını yalıyor, sonra ağzından çıkartıp gövdesini yalıyor, sonra taşaklarımı öpüyordu. Hafifçe üzerine tükürüp sonra ağzı ile git-geller yapıyordu. Kalkıp onu koltuğa yatırdım, tangasını yana çekerek göz attım: amı sulanmış, temiz ve şekilli görünüyordu. Dilimi değdirince hafifçe inledi, göğüslerini okşarken kalp atışlarını hissedebiliyordum. Amının tadını beğenmiştim, lezzetli bir şeftalinin tadına bakar gibi iştah ile yalıyordum. Nefesinin sıklaşması beni daha da tahrik ediyordu. İyice kıvama geldiğini hissettiğimde elinden tutup kaldırdım ve onu evimin deniz manzaralı balkonuna götürdüm. Ben denize karşı viskimi yudumlarken diz çökmesini söyledim. Tekrar sikimi ağzına alıp emmeye, yalamaya, öpmeye başladı. İçkim biter bitmez denize doğru domalttım. Yuvarlak, dolgun ve sıkı götü ay ışığında harika görünüyordu. Belini kavradım ve sikimi amına yerleştirdim. Çıkardığı, “Ihhh!” sesi ile başladım ve “Ahhh!” sesleri ile onu sikmeye devam ettim. Hem ruhu hem de bedeni elimde gibiydi. Kendini teslim etmiş ve sikilmenin tadını çıkarıyordu. Sikimi amından çıkartıp ağzına veriyor, biraz yalattıktan sonra tekrar domaltıp amını sikmeye devam ediyordum. Tabii götünün yanaklarını tokatlamayı da ihmal etmiyordum… Bu şekilde bir süre daha siktikten sonra, kulağına, “Korunuyor musun?” diye sordum. “Hayır!” diye inledi. Dizlerinin üzerine çökmesini söyledim ve yüzüne, ağzına, göğüslerine boşaldım. Bir haftadır seks yapmadığım için oldukça çok boşalmıştım. Gülerek yüzüme baktı, beni tatmin etmiş olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Ter içinde kalmıştık, banyoya gittik. Jakuziye girmeden önce bana bir viski daha doldurmasını söyledim. Viski, ılık su ve Seda üçlüsü bana iyi gelmişti, sakince dinlendik. Her an gözümün içine hayranlık ile bakıyor, istediğim herhangi bir şeyi anında yerine getirmek için uğraşıyordu. Banyodan çıktığımızda yatak odama geçtik. Fakat alkolden olacak gözleri kapanmaya başlamıştı, çırılçıplak şekilde yanıma yatırdım. O kendinden emin, azgın ve tecrübeli genç kadın gitmiş, yerine uyuklayan bir yavru kedi gelmişti. Kulağına, “Sabah götünü de sikeceğim!” dedim ve ona sarılıp uyudum 🙂 (Tahir)

Ayrıca okumak isteyebilirsiniz: Ceyhan Escort İranlı Ömür